Ayşe Hazal Beytaş / Tarihçi-Yazar

Tarih: 20.07.2025 14:16

AKDENİZ’DE KİLİT BİR ADA KIBRIS

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’yi Anavatan yapan M.Kemal Atatürk ise Kıbrıs’ı Yavru Vatan yapan Bülent Ecevit’tir. Kıbrıs  Barış Harekatının başarısı  kararlılığın sonucudur. 

Kıbrıs Barış harekatının üzerinden tam 50 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün bazı çevrelerce “2. Harekata devam edilseydi, Kıbrıs tümden alınabilirdi” gibi söylemlerle  maalesef bu harekatın amacını net olarak anlayamadıkları gibi, saptırmaktadırlar da…

20 Temmuz 1974 tarihinde harekat başladığında dönemin başbakanı harekatın amacını  şu ifadelerle çok net olarak dünyaya duyurmuştur. “Türkiye’nin Kıbrıs’da kardeşlik ve özgürlük için giriştiği harekat erken saatlerde başlamıştır…. Türk silahlı kuvvetleri ateş açılmadıkça ateş açmayacaktır. Biz aslında savaş için değil barış için Kıbrısa gidiyoruz. Sadece Türklere değil Rumlara da barış için gidiyoruz. Kıbrıs’ı istila için değil zorbaca bir istilaya son vermek için gidiyoruz. Yalnız Türklerin değil müstevli durumdaki kendi soydaşları elinde özgürlüklerini ve can güvenliklerini yitiren Rumların da kurtarıcısı olarak Kıbrıs’a giden Türk Silahlı Kuvvetlerimizi Allah korusun. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Kıbrıs zaferi, haklılığın zaferi olacaktır, barışın zaferi olacaktır, kardeşliğin özgürlüğün zaferi olacaktır. Türkün sadece savaşçılığını değil, insanlığını da tüm dünyaya gösterecektir.”

Denktaş Bayrak Radyosu'nda harekatı duyururken "Bu bir istila değil, Kıbrıs'ın bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü ve güvenliğini yeniden tesis etmek için  girişilen ve sade bu gayeye matuf bir polis harekatıdır." diye açıklama yapmıştı. 

Türkiye Garantör devlet yetkisini kullanarak, Samson  darbesine karşı çıkartma yapmıştır.

Niyet çok açık ve nettir. Amaç dökülen kanın durdurulması, Rumların katliamlarının durdurulması, barışın sağlanmasıydı. 1. Barış harekatı 20 Temmuz’da başlamış,  22 Temmuz'da BMG konseyi ateşkes kararı almış, Türkiye bu karara 23 temmuz'da uymuştur. BM ateşkes kararından sonra Cenevre'de 1. barış görüşmeleri başlayacaktı. Türk birlikleri Girne'de  çok dar bir alana sıkışmışlardı. Cenevre görüşmelerine giderken ana tema; sonuca bir an önce varılarak, Türk birliklerinin bu riskinin diplomatik yollarla bir an önce ortadan kaldırmaktı. 

30 temmuz 1974 Tarihinde taraflar arasında Cenevre Deklerasyonu imzalandı.  ateşkes yapılmış, detaylı  görüşmeler 8 Ağustos 1974 tarihinde yine Cenevre'de yapılacak görüşmelere bırakılmıştır.  Yayınlanan deklarasyon ile Kıbrıs'ta Anayasal Hükümetin yeniden kurulmasından söz edilmektedir. Ancak 2. Cenevre görüşmesinde taraflar bu sözlerinde durmayacaktır. Nitekim "İngiltere Dışişleri  Bakanı "burada bağımsız bir devletin anayasasını görüşemeyiz”  demiştir. “Anılarında “Cenevre Görüşmeleri olmazsa belki silik bir dışişleri bakanı olarak anılacaktım” diyen Turan Güneş önceden yapılan görüşmelerde alınan karar gereği müzakereler tıkanırsa Türkiye’ye paraolayı gönderecekti 

İşte o meşhur “AYŞE TATİLE ÇIKSIN!” 2. Harekatın parolasıdır.

İkinci  Barış Harekatı 14 Ağustos sat 05.40'da başlamış birliklerimiz Magosa Güney Hatına kadar ulaşmıştır. 16 Ağustos Saaat 19.00'da Genelkurmay Başkanlığınca Ateşkes emri verilmiş hareket durdurulmuştur. Hareket planlandığı gibi adadaki akan kanı durdurmak ve iki halk arasında barışı sağlamak için yapılmış, savaşa dönüşmeden sonlandırılmıştır. Nitekim Kıbrıs barış harekatı ile Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenmiş Yunanistan'daki cunta rejimi de son bulmuştur.  Harekat boyunca hükümet ve ordu tam bir uyum içinde çalışmıştır. 

Hareket başladığında Bülent Ecevit yaptığı basın açıklamasında özellikle barışa ve kardeşliğe özgürlüğe, haklılığa,  insanlığa vurgu yapmıştı. İçerde "harekata durmadan devam edilseydi Kıbrıs tamamen Türklerin eline geçebilirdi" şeklinde gelen bir çok eleştiriye Bülent Ecevit "Benim Atatürk'ten aldığım en büyük ders nerede durabileceğimi bilmektir... Selanik'te doğmuş olan Atatürk'ün batı sınırımızda nerde duracağını bilmiş olması, kendi doğup büyüdüğü yerin bile berisinde durmayı bilmiş olması hepimize büyük dersler verecek değerdedir."  Demiştir.

Maalesef Kıbrıs hala kapanmayan bir yara gibidir. Kanama durmuş ama yara tam olarak sarılamamıştır.

2002 Yılında İktidar olan AKP Genel Başkanı Kıbrıs konusunda 30-40 yıldan beri sürdürülen politikaları red eden açıklamalar yapmıştır. Daha sonra Annan Planı gündeme geldiğinde ve Türkleri egemenlik haklarından soyutlayan, Türkiye'nin garantörlük haklarını sınırlayan KKTC topraklarının önemli bir bölümüne Rumların yerleşmesini öngören ve adadaki Türk askeri sayısını da düşüren sakıncalı maddelerle dolu plana yeşil ışık yakarak bu açıklamalarını hayata geçirmiş oluyordu. 

Kıbrıs bugün özel konumuyla dünyanın iştahını kabartmaktadır. Bu nedenle de 50 yıldır karşı taraf bu meseleyi çözüme değil, çözümsüzlüğe götürecek her yolu denenmiştir. Türk hükümetleri de Annan Planı’nında olduğu gibi zaman zaman  bu çözümsüzlüğün bir parçası olmuştur.

Dünden bugüne Kıbrıs konusunda mücadele veren kazanım elde eden bir çok isim sayabiliriz. Nihayetinde Türkiye’yi Anavatan yapan M.Kemal Atatürk ise; Kıbrıs’ı Yavru Vatan yapan Bülent Ecevit’tir. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —